Yüz görümlüğüm

1 Nisan 2012 Pazar

bir özgürlük şarkısı - william blake

1. inledi ölümsüz dişi! tüm yeryüzünden duyuldu iniltisi:
2. ingiltere'nin kıyıları hasta, sessiz; amerika çayırları solgun!
3. kehanetin gölgeleri, göller ve ırmaklarla birlikte ürperiyor ve okyanusun karşı kıyısına dönmüş mırıldanıyor: fransa yerle bir et zindanını!
4. altın ispanya, parçala yaşlı roma'nın barikatlarını,
5. fırlat anahtarlarını ey roma, aşağıya, derinlere doğru, aşağıya, hatta taa sonsuza,
6. ve ağla!
7. titreyen avuçlarına aldı, yeni doğan ve uluyan dehşeti,
8. atlantik denizinin engellediği bitimsiz ışık dağları üzerinde, yeni doğmuş ateş, durdu yıldızlı kralın önünde,
9. gri karlarla ve gümbürdeyen çehrelerle kaplandı yamaçlar, derinlerde dalgalandı kıskanç kanatlar,
10. kargıya benzeyen el yandı, çözüldü kalkanın tokası, kıskançlığın eli tutuşan saçların arasına daldı ve yeni donmuş tansığı, yıldızlı geceye doğru savurup attı.
11. ateş, düşüyor ateş!
12. kaldır kafanı! kaldır bak! ey londralı, çoğalt teveccühünü. ey yahudi, bırak altın saymayı; dön yağına ve şarabına geri. ey afrikalı! kara afrikalı! (git kanatlı düşünce, genişlet onun alnını)
13. ateşli kollar, alev alev yanan saçlar, batı denizinde sönen güneş gibi dumanlı.
14. ebedi uykusundan uyanmış, ağartılı öğe, kükreyerek uzaklaştı.
15. boşu boşuna çırparak kanatlarını, koşturdu aşağıya kıskanç kral; dümenler ve kalkanlar, savaş arabaları ve atlar, filler, sancaklar, kaleler, mancınıklar ve kayalar arasında, benzi atmış danışmanlar, gümbürdeyen savaşçılar, iki büklüm muharipler,
16. düşüyor, saldırıyor, mahvoluyorlar! urthona'nın inlerinde, yıkıntılar arasında gömülü,
17. bütün gece harabelerin altında, derken, sessiz fakat öfkeli alevleri soldu, ümitsiz kralın etrafında beliren.
18. gök gürlemesi ve ateşle birlikte, ıssızlığa doğru sürüyor yıldızlı ordularını ve koyu kederin diplerine çevirirken ışık saçan gözkapaklarını, on emrini duyuruyor,
19. sabah onun altın göğsünü kuş tüyleriyle süslerken, ateşten oğul, doğu bulutundaydı,
20. nefretle reddederken ilençle yazılmış bulutları, taştan yasayı toz haline getirmek için tepiniyor, haykırıyor, gecenin inlerinden salmış, sonsuz atları:

yok artık imparatorluk! ve şimdi, aslan ve kurt yitip gidecek.

24 Mart 2012 Cumartesi

yedikçe - sabahattin kudret aksal

ölüleri yedikçe büyüyoruz biz yedikçe yedikçe yedikçe
mısır'ı, elâm'ı, kalde'yi
fenike'yi, yunan'ı, roma'yı yedikçe
eski bir gökyüzünü
çiğ mavisi denizlerini ilk basmaların
bir kuşu isa'dan önce
bir ağacı isa'dan sonra
büyüyoruz güçleniyoruz sonra yozlaşıyoruz
gene büyüyoruz güçleniyoruz gene daha başka şeyleri -yedikçe

homeros'u yedikçe
thales'i yedikçe
sokrates'i sonra
ovidius'u yedikçe 
ortaçağ ezgilerini o düşsül o soğuk o dar o kapalı
o donuk aydınlığında sokakların
ormanlarını hindistan'ın 
ormanların nemini
yanık duygusunu afrika'nın
yüzyıl savaşlarını
savaş aralarını, barışları
ayaklanmaları, karşı ayaklanmaları
bitmek bilmeyen göçleri yerleşmeleri dağılmaları toplanmaları
bir sökülüp bir kurulan sonra gene sökülen gene kurulan çadırları

gözyaşlarını sevincin
gözyaşlarını acının
düşünü bir genç adamın yalınayak
bir genç kadının yalınayak
tüm masalsı erkekleri masalsı kadınları tüm
kocaman duvarlarını tapınakların şatoların burçların
yedikçe sarmaşıkların ürediği az ışıklı
bir güzel yüzlü
bütün güzel yüzlerini betiklerin
bütün güzel seslerini yontuların
tekliği çokluğu
akları karaları mavileri turuncuları kırmızıları morları
haziranları temmuzları ağustosları, ağustos sonralarını
ekim sonralarını kasım sonralarını
güneşlerini, güneş kalıntılarını
don kişot'u, gargantua'yı, mona lisa'yı
sonra daha başka şeyleri daha başka şeyleri daha başka şeyleri

yedikçe bir kadının o çok güzel ağzını
ürünlerini, yeraltının bakır
ürünlerini, gökyüzünün bulut
bir türküyü
bir resmi
ilk basımevini bulanı
döndüğünü söyleyenin dünyanın
sonra yeniden doğuş çağını
yeniden doğuş sonrasını yedikçe
ilk gemiyi yüzdüreni, büyük sularda gemileri
uçakları havalandıranları, gökdelenleri
iş sözleşmelerini, iş bırakımlarını
yıkımları onarımları
çocuksul yüzlerini milyonların
mavisini picasso'nun
bugünü yedikçe
o çok eski o çok yeni dengeyi
o çok eski o çok yeni aydınlığı
o çok eski o çok yeni karşıtlığı
uyumları bütün

büyüyoruz, yarın bizi yiyeceklere