Yüz görümlüğüm

19 Mayıs 2011 Perşembe

Pearl Jam-Last Kiss

Günün şarkısı, ya da birkaç günün mü desem? Bilemedim. 
Dinleyelim ama kimselere dinletmeyelim.


Cİgarette

Beni yalnız bırakan insanlığa ithafen...


Kirlenmiş hisleri ağzı yüzü büğrülene dek çitileyerek yıkayıp sonra da çamaşır misali ipe asıp da kurumalarını izlemek istemekten çıldırmak üzereymişim gibi geliyor bana.


Bu kadar mı boş olur bi insan yahu! Yoo, hayır hayır bu seferki lafım yalnız kendime.


Birşeylerle uğraşmayınca, sokaklarda sürtmeyince kendimi boşa yaşıyormuş gibi hissediyorum.
Yerimde durmak bana yaramıyor, bunu an itibariyle anlamış bulunmaktayım.


Öğlene kadar uyumuş sonra zar zor uyanıp birşeyler yiyerek kendimi dvd'lere gömmüşüm, delice bi düşünmeme uğraşı bulmak için. Thelma&Louise adlı bi film izledim, evet oyaladı beni kendini sevdirerekten.


Sonra hiç ara vermeden -çünkü biliyorum ki en kısa bi boşlukta tekrar başlayacağım saçmalamaya- 2.filme geçtim; Douches Froides diye. Filmi o kadar sevdim ki dvd takılıp durdu. Sövdüm bıraktım.


Hadi biraz da -sözde istediğim dramaturji bölümü için aldığım- Dünya Tiyatro Tarihi adlı kitaba göz atayım dedim ama gözlerimi sabitleyemedim. Yazık.


Attım kendimi balkona. Bi cigara belki iyi gelir diye. O da midemi bulandırmaz mı! Ne boktan birgün bu böyle Yüce Tanrınız! İstanbul'u bile dinleyemedim sinirden.


Bunların hepsi benim yüzümden. Kendimi bugün dört duvarın arasına hapsettiğim için hiç affetmeyeceğim. Kendimi hapsettiğim tüm günleri lanetliyorum. Kendimi lanetliyorum, sizleri kutsuyorum biricik insanlar.


Siz özelsiniz, siz değerlisiniz, siz yeganesiniz, siz yalnızsınız. Beni yalnız bıraktığınız için yalnızsınız.
İşiniz gücünüz yolunuzda gitmeyecek, kazalar geçirip öleceksiniz, iflas edeceksiniz, büyük büyük acılar çekeceksiniz. Bensizlikten kafayı yiyeceksiniz. Duvarlar üstünüze üstünüze gelecek, sessizlikten korkar olacaksınız. Beni yalnız bıraktığınıza bin pişman olup, kulaklarınızdan kan gelene kadar beyniniz size ismimi fısıldayacak. Beter olacaksınız. İflah olamayacaksınız!


Şimdi ise zaman benim zamanım! Sigaramın vakti. Bulaş istediğin yere ulu dumanım!





16 Mayıs 2011 Pazartesi

Araçsal akıl mı?

Kelimelerin yetmediği yerde başlarmış suskunluklar.
Bugünlerde çok mu susuyorum ne!
En çok mutlu sanıldığım zamanlar -o'ysaki- bunlar.
Kusmam gereken zamanlar,
Boşalmam gereken
Titremem gereken
Gereken hiçbir şey olmadığı gibi bunlar da olmuyor.

Olmuyor.

Ol, diyorum!

Olmuyor.

Beynim diktelere kalkan oluşturmuş kendince.
Kalp dediğimiz -attığını bile hiç hissetmediğim- organım taşlaşmış.

Zamanı durdurmak istiyorum, yavaş yavaş geriye gitmek -takılıp düşme ihtimalini göze alarak-
Geri sar, geri sar!

'Düş'üyorum o halde varım' deyip, gülüyor ve bir sigara yakıp demleniyorum.

Kendime acı çektirmeyi seviyorum sanki.

Bat dünya bat!